Eğitimde Fırsat Eşitliği ve KADIN HAKLARI:

0

BEĞENDİM

ABONE OL

News

0

Kadın Hakları; kadınların, yasalarca kendilerine tanınan hak ve özgürlükleri hiçbir baskı ve tesir altında kalmadan özgürce kullanmaları ve erkeklerin sahip oldukları imkan ve fırsatlardan eşit ölçüde yararlanmalarıdır, şeklinde tarif edilmektedir.
Örneğin; erkek çocuklar için düşünülen ve söylenen, “Okusun da adam olsun, iş güç ve meslek sahibi olsun, ele güne muhtaç olmasın, ileride ailesinin geçimini sağlasın” gibi dilek ve temennileri, kız çocukları için de düşünülmesi ve söylemesini istiyoruz.
Aksi takdirde, her türlü hak, imkan ve fırsattan yararlanan erkekle kadını aynı kulvarda yarıştırmanın manası yoktur. Bu durumda, her halde kadınlarımız, yarışa başlamadan kaybetmiş olacaklardır.
Kadın hakları ile ilgili, öyle yasaları ve mevzuatı değiştirmekle, cezaları ağırlaştırmakla sorunlar çözümlenemez. Öncelikle kadınlarımız hakkındaki olumsuz zihniyetin değişmesi gerekmektedir. Ancak kadınlarımızın erkeklerde olduğu gibi eğitim-öğretim,
siyasi, sosyal, kültürel hak ve menfaatlere sahip olmaları halinde güç dengesinin sağlanabileceği ve böylece eşit koşullarda yarışabilecekleri konusunu yabana atmamak gerekir.
Asıl sorun; kadınlara, erkeklere muhtaç olmadan da gerek eş ve gerekse de aile bireyi ve büyüğü olarak hayata tutunabilmelerinin sağlanabilmesidir.
İtiraf etmek gerekir ki, erkeğin kadına duyduğu ihtiyaç, kadının erkeğe duyduğu ihtiyaçtan çok daha fazladır. Tabiatın doğal akışı içinde kadınlarımız, neslin devamını sağlamak üzere çocuk yapmak ve yetiştirmek dışında, erkeklere pek fazla ihtiyaç duymazlar. Ancak bunları gerçekleştirmek için de iş ve mesleki formasyona sahip olmaları gerekir ki, kendi ayakları üzerinde durabilsin, kendisine ve geleceğine güvenle bakabilsinler. Aksi takdirde, kadınlar erkeğin hegemonyasından kurtulamazlar.
Bütün bu ve benzeri çelişkiler, ailede hem erkeği hem de kadını güç durumda bırakmakta ve buna dayalı geçimsizlikler yüzünden meydana gelen boşanma ve ayrılışlar, beklenmedik yıkımlara ve aile faciasına sebep olmaktadır.
Onun için anne ve babalar, kız çocuklarını mutlaka okutmalıdırlar. İyi bir iş ve meslek sahibi olmadan da evlenmelerine izin vermemelidirler. Kadınlarımız ve kızlarımız da iş-güç sahibi olmadan evliliğe heves etmemelidirler.
Benim, Trakya’da öğretmenlik ve yöneticilik yaptığım seksenli yıllarda, Veli toplantı ve görüşmelerimde bir konu daha çok dikkatimi çekerdi;
Anne ve babaların hem erkek hem de kız çocukları aynı zamandan öğrenci oldukları halde, hep kız çocuklarının durumumu büyük bir merak ve dikkatle sorarlardı; sebebini sorduğumda, “Erkek çocuğu nasıl olsa bir şekilde karnını doyurur, ama kız çocuğu aç kalırsa ölür” derlerdi!..
Hoşça kalın!..

Atilla