40,2596$% 0.13
46,7831€% 0.2
54,0058£% 0.31
4.317,79%0,49
7.011,00%0,20
27.960,00%0,20
3.334,34%0,32
10.205,56%-0,19
4788529฿%1.66946
3928.18Ł%5.37616
127347Ξ%5.61845
119.22%2.41676
40.24$%0.07823
02:00
Zilan Köyü’nde herkesin “Zaho Ağa” dediği, asıl adı Zakir olan biri yaşardı. İyi niyetli, üretken ve topluma fayda sağlamaya çalışan bir insandı. Bir yaz sezonunda tarlasına bostan ekmiş, gece gündüz demeden emek harcamıştı. Amacı sadece kazanç değil, köy halkına katkı sağlamaktı. Hatta imkanı olmayanlara ücretsiz sebze vermeyi bile düşünüyordu.
Ancak ne zaman fideler filizlenmeye başlasa, köyün haylaz gençleri gece tarlasına girip bu fideleri kökünden sökerek zarar verirlerdi. Zaho Ağa sabah bostanına gittiğinde, her defasında harap olmuş bir manzarayla karşılaşıyordu. İçinden şöyle söylendi bir sabah:
“Yarabbi, sen benim niyetimi biliyorsun. Bu fideleri insanlar faydalansın diye diktim. Ucuz, doğal, sağlıklı ürün yesinler, hatta ihtiyaç sahibi olanlar karşılıksız faydalansınlar istedim. Ama neden böyle yapıyorlar? Neden bu kötülüğü reva görüyorlar?”
Tam o sırada gök gürledi, şimşek çaktı ve gayipten bir ses duyuldu:
“Bunlar insan kılığına bürünmüş canavarlardır. Kaostan, kavgadan beslenirler. Kendi çıkarları için iyiliği yok etmek isterler. Çünkü iyi insan, onların düzenini bozar.”
Bu sesi duyan Zaho Ağa, ellerini semaya kaldırıp şöyle dua etti:
“Allah’ım, iyiliği anlamayan, iyi niyeti tanımayan bu varlıklara kıtlık, kuraklık ve karmaşa ver. Ben bağcıyım, bırak bağcıyı dövmeyi, artık kendi yaptıklarıyla uğraşsınlar.”
Ve nitekim aylar sonra yağmur kesildi, kış bile gelmedi. Tarlalar kurudu, kaynaklar tükendi. Köylüler ne ekmek ne de su bulabildi. Ardından birbirlerinin mallarını çalmaya, gasp etmeye başladılar. Kimisi hapse girdi, kimisi öldürüldü, kimisi köyü terk etti. Zaho Ağa olanlara bakıp şöyle dedi:
“Ben bu kadarını beklemiyordum…”
Tam o sırada gök yeniden gürledi, şimşek yine çaktı. Aynı ses tekrar konuştu:
“Zulüm birikir, dağ olur; zamanı gelince zalimin üstüne yıkılır. Bu insanlar çoktan haddini aşmıştı. Ama yok oluşlarının vakti yeni geldi.”
Gelin Kendimize Gelelim
Bu bir hikâye değil, bir uyarıdır. Kendimize dönüp bakmanın tam zamanıdır. Ülke bizim, millet bizim, devlet bizim. Dünya bütün canlılara yer oldu da, bir tek insanoğlu dünyaya sığamadı.
Neyi paylaşamıyoruz? Rızık Allah’tan, yeter ki çalış, üret, dürüst ol. Bugün kimin hangi makamda olduğu önemli değil. Dünya malı dünyada kalacak. Hiçbir mezar taşında “vali”, “başkan”, “genel müdür” yazmaz. Hepsi bir Fatiha’ya muhtaç.
Öyleyse neden kavga ediyoruz?
Dün bu şehri sen yönettin, bugün başkası yönetiyor. Asıl mesele memleketin kalkınması değil mi? O halde neden bir önceki yönetici, yeni gelenin elini tutacağına köstek oluyor?
“Biz daha iyi yönetiriz” diyorsan, bekle! Sandık kurulsun, halk tercih etsin. Kazandığında sen yönet. Ama ille de “ben olacağım” dersen, halkın seçme hakkını hiçe saymış olursun. Bu demokrasi değil.
Memleketin dağ gibi sorunları varken, polemiklerle, dedikodularla, kavgayla, iftirayla vakit öldürmek, milletin geleceğini heba etmektir. Kimseye yakışmaz.
Gerçek sorunları konuşmak yerine “şu hırsız, bu hain, ötekinin tipi bozuk” demek, sadece zaman kaybettirir. Ülkemizi geri götürür. Bunu yapan siyasetçi de gazeteci de aydın da millete kötülük etmiş olur.
Ben Derim ki; Üzüm Yiyelim, Bağcıyı Dövmeyelim
Artık birbirimize düşmekten, iyiliği hor görmekten, dürüst insanı dışlamaktan vazgeçelim. Kimin yönettiği değil, nasıl yönetildiğimiz önemli. El birliğiyle üretelim, paylaşalım, destek olalım. Bu ülke hepimizin. Yeter ki iyi niyetli olalım, birbirimizi kıymetle görelim.
Unutmayalım ki:
“Zulüm birikir, dağ olur… Ve zamanı geldiğinde, zalimin üstüne yıkılır.”

Bursa’ya Vefa ve Bursaspor’a Destek
1
KUR’AN’DA DİN VE MEZHEP AYRIMI YOKTUR TEK VE HAK YOL İSLAM’DIR.
1051 kez okundu
2
Kin ve Nefretten Beslenen İnsanlar
934 kez okundu
3
Bir Aile Yemeğinden Geleceğe Dair Umut Yeşertmek
745 kez okundu
4
İSLAM’DA, İMAN İBADET VE AHLÂK
739 kez okundu
5
Bağcıyı Dövmek Değil, Üzüm Yemek Gerek
698 kez okundu