Bursa Hepimizin Ortak Değeridir

0

BEĞENDİM

ABONE OL

News

Bursa, sadece doğup büyüyenlerin değil; burada yaşayan, bu şehre emek veren, havasını soluyan herkesin ortak yurdudur. Bu şehirde “Sen nerelisin?” sorusunun bir anlamı yoktur. Çünkü Bursa’da yaşayan herkes Bursalıdır. Şehrin taşı, toprağı, dağı, ovası, denizi, ormanı ve mücavir alanları, burada yaşayan herkesin sorumluluğundadır.
Bursa için yapılan her hizmet, kim tarafından yapılırsa yapılsın, takdiri hak eder. Şehre değer katan her çaba, her proje desteklenmeli ve kıymeti bilinmelidir. Bu noktada parti ya da siyasi görüş ayrımı gözetmek anlamsızdır. Bursa halkının teveccühünü kazanmış yerel ya da genel yöneticilere saygı duymak, ortak yaşama kültürünün bir gereğidir.
Şüphesiz ki her proje, her uygulama tartışılabilir. Farklı fikirler olabilir, eleştiriler getirilebilir. Ancak unutulmamalıdır ki; mesele memleket olduğunda, mesele Bursa olduğunda, tartışmanın dili yapıcı olmalı; kavgaya, kutuplaşmaya dönüşmemelidir. Kavga çözüm değildir. Kavga birilerine üstünlük sağlama aracı da değildir. İnsan, bu dünyaya iyilik için gelir; güzellik üretmek, yaşamı paylaşmak için.
Bilgiye dayalı fikir alışverişi, toplumların gelişmesini sağlar. Ancak bilgi eksikliği, kendini ifade edememe hali insanları kavga gibi basit çıkış yollarına sürükler. Oysa sağlıklı bir toplum; konuşabilen, tartışabilen ama saygıyı elden bırakmayan bireylerle inşa edilir.
Yerel yöneticiler, halkın iradesini temsil eder. Elbette iktidar ve muhalefetin her konuda anlaşması beklenemez. Ancak ortak değerlerde buluşmak mümkündür. Ve söz konusu olan memleketse, gerisi teferruattır.
Kavga bir kültür değildir ve olmamalıdır. Haset ve bencillik, insan fıtratında daima var olmuştur ve var olmaya da devam edecektir. Çünkü insanoğlu nefs sahibidir ve nefsiyle sürekli bir sınav halindedir.
“Gelişmiş ülkelerde kavga yoktur” demek, oldukça yanıltıcı bir ifadedir. Örneğin, bugün “dünyanın en gelişmiş ülkesi hangisidir?” diye sorulsa, çoğu insanın cevabı Amerika Birleşik Devletleri olur. Ancak dünyanın neresine bakarsak bakalım, birçok kavganın arka planında ya doğrudan ya da dolaylı olarak ABD’nin etkisi olduğu görülür.
Oysa İslam’ın özünde uzlaşı, barış ve huzur esastır. Dolayısıyla Müslüman ülkelerde yaşanan kavgaların perde arkasında ya Batı zihniyeti ya da Batı’ya özenen bir anlayış söz konusudur.
Ülkemizde, şehrimizde, ilçemizde, mahallemizde bizler birbirimizle kavga edersek; bu, hem insanlığımızla hem imanımızla hem de idrakimizle bir sorun yaşadığımız anlamına gelir. Böyle bir durumda, biz millet olarak aynı çatı altında yaşarken, yöneticilerimize hakaret ederek örf ve adetlerimizi çiğnemiş oluruz.
Bu yazının ana konusu, Bursa Büyükşehir Belediyesi ve mevcut başkanı Sayın Mustafa Bozbey’dir. Seçtiğimiz yöneticiler, hangi partiden olursa olsun, onları sevmek zorunda değiliz. Ancak saygı duymak zorundayız. Çünkü saygı, toplumsal barışın temelidir.
Millet olarak eğer biz konuşmayı bilirsek, karşılıklı olarak anlayış gösterirsek, çözülmeyecek hiçbir sorun, aşılmayacak hiçbir mesele kalmaz. Tanıdığım kadarıyla Sayın Mustafa Bozbey de uzlaşıya açık, çözüm odaklı bir yöneticidir. Yöneticiler uzlaşırsa, halk huzurlu olur. Yöneticiler kavga ederse, toplum bölünür ve huzursuzluk kaçınılmaz hale gelir.
Bursa, aslında çok büyük bir şehir değildir. Sevinçlerimiz de, üzüntülerimiz de ortaktır. Bu yüzden yüz yüze bakacağımız insanları kırmak, dökmek; tamiri zor, kimi zaman da imkânsız olan yaralar açar.
Toplum olarak bizler, zaman zaman öfkemize yeniliriz. Ardından bu yenilgiyi kabullenmekte zorlanırız. Oysa her yenilgi, doğru şekilde değerlendirildiğinde bir galibiyetin başlangıcı olabilir. İnsan, neden yenildiğini idrak edebilirse, o yenilgiden bir ders çıkarabilir.
Nasıl ki düşmeden binici olunmazsa, kalkmasını bilen bir insan da sonunda başarıya ulaşır. Bu şekilde elde edilen zafer, çok daha anlamlı ve muhteşem olur.

Atilla GÜNEY