KELİME-İ ŞEHADET (La ilahe illallah Muhammed’un Resûlullah)

0

BEĞENDİM

ABONE OL

News

0

Allah’a ve Resûlune, Kur’an’a ve Sünnete
İman ve itaat :
Kelime-i Şehadette ifadesini bulan Allah’a ve Resûlune iman şartı, aynı zamanda, Allah’ın Kitabına (Kur’an) ve Peygamberin hadis ve sünnetine de inanmayı ve itaat etmeyi de zorunlu kılmaktadır. Çünkü, Yüce Allah Kur’an’ı Kerim’de:
“Ey iman edenler! Allah’a ve Resûlune iman ediniz. Nasıl ki beni anıyor, bana saygı gösteriyorsaniz, ona da saygı gösterin ve yardımcı olun” şeklinde buyurmaktadır.” (Fetih,9).
Ayrıca, Cenab-i Allah, Kur’an’ı Kerim’de:
“Hep birlikte Allah’ın İpine (Kur’an) sımsıkı sarılın, bölünüp parçalanmayın!” derken, Peygamber (a.s.v) Efendimizin sünnetine de riayet edilmesi gerektiği hususunu zımnen hatırlatılmaktadir.
(Al-i İmran,103).
Kaldı ki; bazı tefsir, hutbe ve vaazlarda, Allah’ın İpinden maksadın, “Kur’an ve Sünnet” olduğu gerçeği açıkça beyan edilmektedir. Ancak, burada bir hususu kısaca belirtmekte fayda vardır;
Allah’u Teâlâ, İslâm dininin son din olması nedeniyle, Kur’an’ın Allah tarafından muhafaza edileceğini haber verirken; (Hicr,9)
Peygamber(a.s.v) Efendimiz, kendi hadis ve sünnetleri hakkında herhangi bir vasiyette bulunmamıştır. Aksine, ayet ve hadislerin birbirine karışma ihtimaline karşı, hadis yazımına ve ezberlenmesine de müsade etmemiştir. O nedenle, bazı hadis ve sünnetlerin doğruluğundan endişe edilmektedir. Onun için hadis ve sünnetlerin, Kur’an’a uyumuna ve rivayet kaynaklarına dikkat edilmesinde fayda mülahaza edilmektedir.
Hatta, Peygamber aleyhisselam, bu konuda ümmetini de uyarmıştır:
“Kim benden, yalan yere bir söz veya davranış naklederse, cehennemdeki yerine hazırlansın.” buyurmaktadır.
Allah’u Teâlâ, Kur’an’ı Kerim’de, kendisinden bahsederken, Peygamber (a.s.v) Efendimizin de tüm insanlığa ve âlemlere rahmet, müjdeleyici, uyarıcı ve aydınlatıcı olarak gönderildiğini; bu yüzden de her türlü övgüye, sevgi ve saygıya layık olduğunu haber vermektedir.
” Ey Resûlum! Biz seni, hakikaten bir şahit, bir müjdeleyici ve bir uyarıcı olarak;
Allah’ın izniyle, bir davetçi ve nur saçan bir kandil misali (Nurun ala nur) gönderdik. Bunun insanlığa, Allah’ın büyük bir lütufu olduğunu müminlere müjdele,
Kâfirlere ve münafıklara boyun eğme, onların eziyetlerine aldırma, Allah’a güven ve dayan! Vekil olarak ALLAH YETER!” (Ahzab,45-48).

Bu cümleden olarak, Yüce Mevla’m, Peygamber Efendimize de çokça saletu selam getirmemizi, emir buyurmaktadır:
“Allah ve melekleri, peygamber’e çokça salevat getirirler. Ey Müminler! Siz de ona salevat getirin ve tam bir teslimiyetle SELAM verin.” buyurmaktadır. (Ahzab,56).

Sadakallahu’l Azim.
(Azim olan Allah doğru söyledi).
————
SALEVAT:
(s.a.v) : “Sallallahu aleyhi ve sellem” (veya)
(a.s.v): “Aleyhi’s salatu ve’s selam” demek kâfidir.

Mehmet Köse