40,2596$% 0.13
46,7831€% 0.2
54,0058£% 0.31
4.317,79%0,49
7.011,00%0,20
27.960,00%0,20
3.334,34%0,32
10.205,56%-0,19
4788529฿%1.66946
3928.18Ł%5.37616
127347Ξ%5.61845
119.22%2.41676
40.24$%0.07823
02:00
Allah’u Teâlâ’dan, Peygamber (a.s.v) Efendimize gelen ilk vahiy, “Yaratan Rabbi’nin adıyla OKU” emri olmuştur.
Okumanın ne demek olduğunu, Yunus Emre, hem soruyor hem de cevap veriyor: “Okumaktan mâna ne? Kişi Hakk’ı bilmektir… Çok okudun bilmezsin, ha bir kuru emektir.”
Burada, bilmek ve anlamak söz konusudur. Bu da Yaratan ile (başta İNSAN olmak üzere) yaratılanların hakkıyla bilinmesi demektir. Zira; saygı, sevgi ve hoş görü gibi ahlâkî değer ve kavramlar, ancak böylece doğar, büyür ve gelişir. Düşmanlığın yerini dostluklar alır.
Nitekim, “Kişi, bilmediğinin düşmanıdır.” sözü, “Cahaletin kör talihi” değil midir?
Mehmet Akif Ersoy da, “İnmemiştir hele Kur’ân, bunu hakkıyla bilin, ne mezarlıkta okunmak, ne de fal bakmak için.” diyerek, okumaya farklı bir değer ve önem kazandırmıştır.
İkinci olarak; Hakk’ı ve hakikati nereden ve nasıl öğrenebilecegimiz konusudur?
hiç şüphesiz; aklımızı kullanarak, vahiy mahsulü olan Kur’an-ı Kerim’i anlayarak okumakla; Kur’an’ın canlı şahidi olan kâinatı ve varlık âlemini bilimsel açıdan incelemekle Hakk’a ve hakikate kolayca ulaşabiliriz.
Nitekim Yüce Mevlâ’m, Peygamber (a.s.v) Efendimize hitaben, Fatır sûresi’nde şöyle buyurmaktadır: “Biz seni müjdeleyici ve uyarıcı olarak Hak (Kur’an) ile gönderdik. Her millet için mutlaka bir uyarıcı göndermişizdir.”
Şûra suresi’nde de “Kitab’a yemin olsun ki, biz anlayıp düşünmeniz için onu Arapça bir Kur’an olarak indirdik.” buyrulmaktadır.
Örnek olması bakımınan, Ankebut suresi, 45’inci ayetini tahlil edecek olursak; “Resûlüm! Sana vahyedilen Kitabı OKU ve NAMAZI kıl! Muhakkak ki namaz, hayasızlıktan ve kötülüklerden alıkoyar. Allah’ı anmak, elbette ibadetlerin en büyüğüdür. Allah yaptıklarınızı bilir.” buyurulmaktadır.
Bu âyette geçen ve vahiy mahsulü olan “Kitabı (Kur’an) oku ve namazı kıl! ” emri, Peygamber Efendimizin şahsında bütün Müslümanlara şâmildir. Burada, Kur’an’ın öğrenilmesi ve namazın bilerek ve anlayarak kılınması mesajı verilmek istenmektedir. Zira, Peygamber Efendimizin risalet görevi icabı, gelen vahyin tebliği ve tedrisi (öğretilmesi); nubüvvet (Nebi) görevi icabı da yaşayarak rehberlik etmesi ve örnek olması gibi bir vazifesi söz konusudur.
Şu halde hedef, Peygamber Efendimizin okuyup anlaması değildir. Çünkü, Kıyame sûresi’nde, “Resûlüm! Sana gelen vahyi, hem diline, hem de gönlüne yerleştirecek olan biziz. Sen hiç telaş etme, onun manasını da açıklayacak olan da biziz.” denilmektedir. Yani, konu Peygamberimiz tarafından bilinmektedir.
Öyle ise amaç, Müslümanlara Kur’an ve namaz gibi ibadetlerin açıklanması ve öğretilmesidir.
Neticede; biz Kur’an’ı öğrenmekle, namaz ibadetinin mana ve önemini daha iyi kavramış olacagiz. Ayrıca, kötü tutum ve davranışlardan uzaklaşmayı, Allah’a daha çok yaklaşmayı ve O’nu sıkça anmayı kendimize şiar edineceğiz. Namazın, gerçekten dinin direği ve Mu’minin miracı olduğunu daha iyi anlayacağız ve yaşayacağız.
Böylece, Allah’in kulu, Hz.Muhammed (a.s.v)’in ümmeti olmanın haklı gurur ve şuurunu özümüze sindirecegiz ve hayattan hoşnut olacağız.
“Ve ma erselnake illa rahmetel lilalemin. Ve’l-hamdu lillahi rabbil âlemin.”
(el Fatiha)!

ÇAĞDAŞ YAŞAMDA BİLİM ve İSLÂM
1
KUR’AN’DA DİN VE MEZHEP AYRIMI YOKTUR TEK VE HAK YOL İSLAM’DIR.
1053 kez okundu
2
Kin ve Nefretten Beslenen İnsanlar
936 kez okundu
3
Bir Aile Yemeğinden Geleceğe Dair Umut Yeşertmek
747 kez okundu
4
İSLAM’DA, İMAN İBADET VE AHLÂK
744 kez okundu
5
Bağcıyı Dövmek Değil, Üzüm Yemek Gerek
703 kez okundu